Periyodik Tablo – Bilim Tam Yol İlerliyor, Kimse Geride Kalmasın
Periyodik Tablo – Yeryüzünde keşfedilmiş kimyasal elementlerin sınıflandırıldığı periyodik tabloya Rusya, ABD ve Japonya’dan bilim insanlarının bulduğu 4 element daha eklendi. Böylece tablodaki yedinci periyot yani son satır da tamamlanmış oldu. Uluslararası Saf ve Uygulamalı Kimya Derneği de 113, 115, 117 ve 118 şeklinde belirlenen dört yeni elementi 30 Aralık’ta tescil etti.
113 numaralı elementin araştırmasının başkanlığını yapan Japonya’daki Riken Enstitüsü’nden Kosuke Morita, “Ekibimiz şimdi de 119. ve sonrasındaki elementleri bulmak için çalışacak” derken, Rikent Enstitüsü’nün Başkanı Ryoji Noyori ise “Bilim insanları için bu keşif, Olimyatlarda altın madalya kazanmaktan bile daha değerli” sözlerini kullandı.
Yeni kimyasal elementlerin isimler ise henüz belli değil. İsimler, buluşları gerçekleştiren ekipler tarafından belirlenecek. 113 elementi de Asya’da isimlendirilen ilk element olacak. Tabloya en son 2011 yılında 114 ve 116 numaralı elementler eklenmişti.
BİLİM İNSANLARI ZEKA GENLERİNİ BULDU
Londra’da tıp alanındaki araştırmalarıyla ünlü Imperial College, insanların zeki olup olmamasını belirleyen bir dizi gen buldu. Bilim insanları şimdi bu genlerle oynanarak beyin gücünün arttırılabileceğine inanıyorlar.
CNN Türk’te yayınlana habere göre, araştırmacılar uzun bir süreden beri zekânın kalıtım yoluyla geçtiğine inanıyordu. Yapılan deneylerle de zekânın yüzde 75’inin soyaçekim ile geçtiği, geri kalanın ise okul ve arkadaş grupları gibi çevre faktörleri tarafından belirlendiği kanıtlandı. Ancak şimdiye dek hiç kimse daha iyi hafıza, dikkat, beynin bilgiyi işleme hızı ve mantık yeteneklerini belirleyen genleri kesin olarak saptayamamıştı.
Londra’daki Imperial College, bu genlerin hangi genler olduğunu belirledi. Söz konusu genler bir futbol takımına benzetildi. Oyuncuların tamamı doğru pozisyonlarında oynadığında, beyin fonksiyonlarının en ideal biçimde yerine getirildiği ve bunun da düşünce berraklığı, hızlı düşünme yeteneği ve parlak zekâlılık gibi sonuçlar doğurduğu belirlendi. Ancak genler mutasyona uğramış ya da yanlış bir şekilde sıralanmışsa, o zaman da düşüncede durgunluk ve hatta ciddi kognitif yetersizliğe neden olduğu ortaya çıktı.
Bilim insanları bu genleri düzenleyen bir “ana şalterin” var olduğuna inanıyor ve bu şalterin bulunması halinde de herkesin zekâ düğmesini çevirerek açmanın mümkün olabileceğini düşünüyor.
İSTENMEYEN ANILAR SİLİNECEK
Periyodik Tablo -Avrupalı araştırmacılar, insan beyninin tahmin edilenden çok daha hızlı faaliyet gösterdiğini belirledi.
Deutsche Welle Türkçe’de yayınlanan habere göre, İngiltere’nin Birmingham ve Almanya’nın Konstanz Üniversitesi uzmanlarının ortaklaşa yaptığı araştırmanın sonuçları bilim dergisi “Journal of Neuroscience”da yayınlandı. Araştırmacılar beynin hatırlamayla ilgili bölgelerinin 100 – 200 milisaniyede aktif hale geldiğini saptadı.
Araştırmaya katkıda bulunan uzmanlardan Gerd Waldhauser, “Beynin kayıtlı anıyı arama faaliyetinin yarım saniyeyi bulduğu tahmin ediliyordu. Araştırmamız bunun çok daha hızlı gerçekleştiğini ortaya koydu” dedi. Birmingham Üniversitesi’nden Simon Hanslmayr ise şu bilgiyi verdi: “Beynin uzun vadeli hafıza depolaması yapılan bölgelerinden hipokampusta yaptığı aramanın daha uzun süreyi bulduğu var sayılıyordu. Elde ettiğimiz araştırma sonuçları beynin çok hızlı reaksiyon gösterdiğini ortaya koyuyor.”
Araştırma kapsamında bir grup deneğe belli nesneler gösterildi. Deneklerden söz konusu nesneleri mümkün olduğunca ayrıntılı bir şekilde hatırlamaları istendi. İkinci aşamada ise nesneleri anlatmaları istendi. Bütün bu aşamalar boyunca deneklerin beyin dalgalarındaki aktivite Elektroensefalografi (EEG) cihazıyla kaydedildi. Ölçümler, her anının “eşsiz” olduğunu, anılar kaydedilirken ve yeniden hatırlanırken beynin belirli bir bölgesinin aktif hale geldiğini belirledi. Kullanılan yöntem, hatırlama sürecinin yalnızca 100 – 200 milisaniyeyi (saniyenin binde biri) bulduğunu ortaya çıkardı.
Uzmanlara göre Transkranyal Manyetik Stimülasyon (rTMS) adı verilen manyetik uyarımlar, anıların hafızadan çağrılmasını engelliyor. Araştırmayla elde edilen verilerden psikiyatrik tedavi amacıyla kullanılabileceği belirtildi. Hastanın istenmeyen travmatik anılarına bu yöntemle müdahale edilerek hatırlanmaları önlenebilecek. Bunun için daha ayrıntılı araştırmaların gerektiğine dikkat çekiliyor.
BEYNİNİZİN CİNSİYETİ NEDİR?
Sonuçları ABD Ulusal Bilimler Akademisi’nin PNAS adlı yayın organında yayımlanan ve Deutsche Welle Türkçe’nin haberleştirdiği araştırmaya göre, hemen hemen tüm beyinlerde kadın ve erkeklere özgü özelliklere rastlanıyor. Yani tam bir erkek beyni veya tam bir kadın beyninden söz etmek mümkün değil.
İsrailli, İsviçreli ve Alman araştırmacılardan oluşan ekip, araştırmalarında bin 400 kişinin manyetik rezonans görüntüleme tekniği kullanılarak elde edilmiş beyin görüntülerini inceledi. Uzmanlar, görüntülerde her beyindeki beyaz ve gri hücreler arasındaki farklılıkları, beynin farklı bölümleri arasındaki bağlantıları incelemeye tabi tuttu. Uzmanlar öncelikle kadın ve erkek beyni arasında örtüşen özellikleri, daha sonra da tamamen ‘kadınlara özgü’ ve tamamen ‘erkeklere özgü’ olarak nitelendirilebilecek özellikleri tespit etti.
Araştırmanın sonuçlarına göre bazı beyin özelliklerine daha çok erkeklerde, bazılarına ise daha çok kadınlarda rastlanıyor. Ancak bazı özellikler ise hem kadın hem de erkek beyninde gözleniyor. İncelenen beyinlerin çoğunda her iki cinsiyete özgü özelliklerin de yer aldığı, ‘sadece erkek’ veya ‘sadece kadın’ beyni olarak nitelendirilebilecek beyinlerin sayısının azınlıkta olduğu kaydedildi.
İNSAN BEYNİNE KAÇ KİTAP SIĞAR?
ABD’li araştırmacıların geliştirdiği modellere göre teorik olarak insan beyni 4.7 milyar kitap ya da 670 milyon web sitesi depolama kapasitesinde. Hürriyet’te yer alan habere göre, bu durum bir kişinin bu çapta bilgi verisini ezberleyebileceği anlamına gelmiyor. Bu potansiyel güç, beynin geçerli bir kısmının herhangi bir anda teorik olarak taşıyabileceği toplam veri miktarına işaret ediyor.
İNTERNET ÇAĞI HASTALIĞI SİBERKONDRİA
Periyodik Tablo – İnternetten yaptıkları araştırma sonucu ciddi rahatsızlıklarının olduğunu düşünen “siberkondria” hastalarının, ağır depresyona girme riskiyle karşı karşıya oldukları bildirildi. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, araştırmalarda insanların neredeyse üçte birinin, sağlıkla ilgili konularda internette arama yaptıklarının ortaya çıktığını söyledi. Bu durumun son dönemde daha da yaygınlaştığını aktaran Selvi, internetten sürekli hastalık araştıran siberkondria vakalarıyla sıkça karşılaştıklarını ifade etti.
Siberkondria hastalarının, basit ağrı, sivilce, küçük şişlik, kızarıklıklarla ilgili internette yaptıkları aramada, çıkan haber ve yorumlarla kendilerine teşhis koyduklarını anlatan Selvi, “Vakitlerinin büyük kısmını internette hastalık araştırarak geçiriyorlar. Baş ağrısıyla beyin tümörü, çarpıntıyla kalp hastalığı, ateşle ağır bulaşıcı hastalıklarının olduğu korkusuyla panik oluyorlar. Kanser, beyin tümörü, AİDS olduklarına kesin gözüyle bakıyorlar” diye konuştu.
…VE İNSAN YAPAY ZEKA BİLGİSAYARA YENİLDİ
Periyodik Tablo – Bilişim şirketi Google’a ait Londra merkezli yapay zeka şirketi DeepMind’ın geliştirdiği AlphaGo yazılımı strateji oyunu Go’da ilk defa profesyonel bir oyuncuyu yendi. Bilim dergisi Nature’da yayımlanan araştırmayı haberleştiren aa’ya göre, AlphaGo, ekim ayında yapılan bir maçta son Avrupa Go şampiyonu Fan Hui’yle turnuva kuralları çerçevesinde yaptığı 5 karşılaşmanın 5’ini de kazanmayı başardı.
AlphaGo’ya karşı oynayan Fan, yazılımın insan gibi oynadığını belirtti. Fan, “Eğer kime karşı oynadığımı önceden bilmeseydim, garip fakat çok güçlü bir rakiple oynadığımı düşünürdüm” ifadesini kullandı. AlphaGo’nun geliştirilen diğer bilgisayar programlarına karşı yaptığı maçların da yüzde 99,8’ini aldığı vurgulandı. Henüz dünya şampiyonu seviyesinde bir Go oyuncusuyla karşılaşmayan yazılımın, dünyanın en iyi profesyonel Go oyuncularından biri kabul edilen Lee Sedol ile mart ayında bir maç yapması planlandı. DeemMind’ın kurucularından Demis Hassabis, AlphaGo’ya güvendiklerini bildirdi.
Bilgisayarlar, şimdiye kadar satranç, dama ve tavlada dünya şampiyonlarını mağlup etmeyi başarmış, sadece Go oyununda insanı geçmeyi başaramamıştı. IBM’in “Deep Blue” adını verdiği satranç oyunu programı 1997’de dünya şampiyonu Garry Kasparov’u yenmişti. Satranç kazanmak üzerine programlanan Deep Blue’nun aksine AlphaGo, Go oynamak için tasarlanmadı. AlphaGo, oyunun nasıl oynadığını, genel amaçlı bir algoritma kullanarak öğrendi.
Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerinde oldukça popüler bir strateji oyunu olan Go, uzun süredir yapay zeka araştırmacılarının ilgisini çekiyor. İki oyuncunun 181 siyah ve 180 beyaz taş ile, 19×19 karenin bulunduğu bir tahtada oynadığı oyunda hedef, taşlarla tahtada rakipten daha fazla alan almak ve rakibin taşlarını kendi taşlarıyla çevreleyerek yemektir. Ortalama bir oyunda evrendeki atom sayısının 10 bin 170 katı taş dizilimi olasılığı bulunması nedeniyle Go, en iyi hamleyi hesaplayan algoritmalar tarafından çözülemiyor.
İNSANLIĞI KENDİ ESERİ OLAN TEHLİKELER TEHDİT EDİYOR
Periyodik Tablo – Ünlü fizikçi Profesör Stephen Hawking, kendi eseri olan tehlikelerin insanlığı tehdit ettiğini söyledi. Hawking, bu tehlikeler arasında nükleer savaş olasılığı, küresel ısınma ve genetik yapısı değiştirilen virüsleri saydı. BBC.Com’da yayınlanan ve BBC tarafından düzenlenen bir konferans dizisine katılan Hawking, buna rağmen “başka dünyalar üzerinde koloniler oluşturacağı varsayılırsa, insanlığın var olmayı sürdürebileceğini” belirtti.
Hawking, “belli bir yılda dünyada bir felaket meydana gelme olasılığı düşük olabilir, ancak bu olasılık zamanla artıyor ve gelecek bin ya da on bin yıl içinde bir felaket meydana gelmesi neredeyse kesinleşiyor” dedi. “O zamana kadar uzaya ve diğer yıldızlara açılmış oluruz. Bu nedenle dünyadaki felaket insan ırkının sonunu getirmez” diyen Profesör Hawking şöyle devam etti: “Ancak gelecek yüzyıl içinde uzayda kendi kendine yetecek koloniler oluşturma olasılığımız düşük. Bu nedenle bu dönemde çok dikkatli olmalıyız.”
Stephen Hawking bilim ve teknolojideki ilerlemenin, yolunda gitmeyebilecek yeni gelişmelere de neden olabileceğine dikkat çekti. Ancak yine de insanlığın bu tehlikeleri aşabileceği görüşünde: “İlerlemeyi durduracak, ya da kaydettiğimiz ilerlemeden geri dönecek değiliz. Bu nedenle tehlikelerin farkına varmalı ve kontrol altına almalıyız. Ben iyimser bir insanım. Bunu yapabileceğimize inanıyorum.”