• Ana Sayfa  /
  • 6. Sayı   /
  • İletişim – Kişiyi Ele Veren İpucu Olacak 20 Güzel Söz
İletişim – Kişiyi Ele Veren İpucu Olacak 20 Güzel Söz Yellow Label Saying Don't Worry Be Happy - güzel sözler Full view

İletişim – Kişiyi Ele Veren İpucu Olacak 20 Güzel Söz

İletişim – İnsan dilinin altında saklıdır, demişler. Ne kadar da doğru! Bu yazıda kendimize alacağımız önemli dersler var. Her şeyden önce, başlıktaki “ele veren” deyimini görünce bu yazının “suçlama” yapmak için yazıldığını sanmayın!

Elbette işlenen suçların nedenleri arasında sözlerimiz ve davranışlarımızın olduğu kesin. Kişiyi (suçluyu)  ele vermesi bakımından söz ve davranışlar arasında bir ilişkisi söz konusu.

İletişim – İnsan ne çekerse zaten elinden ve dilinden çekiyor. Burada bunlara değinmeyeceğiz.

Burada konu olan bizim laflarımız; hani kulağımızın duymadığı ağzımızdan çıkan sözler! Eh ne var bu sözlerde, diyorsanız en klasik yirmi sözü sıralayacağım. Sıkı durun geliyor:

  • Bilemiyorum! Bilip de bilemiyorum diyen ya da edebi sanatlardan olan tecahül-ü arif tarzı bir laf ediyor. Ya da ilgisiz bir karakterler! Gerçekten bilmediğini belirtiyorsa dobra demektir. Ancak bilemiyorum derken, beden dilini de görmek lazım!
  • Sanmıyorum! Eğer gerçekten bir olumsuz davranışı görmezden gelme eğilimi ise bu bir hoşgörü kelimesidir.
  • Bence de! Sevdiği veya korktuğu insanın her sözünü tasdik eden, toptancı, peşin fikirli kişiler; uzak durun!
  • Hayret bir şey! Öfkeli abimiz; aşırı hassas, öyle üzerine gitmeyin, şakası yoktur!
  • Öyle değil mi? Anlat, anlat; anlamıyor. İki de bir “öyle mi” diyeceksin. Mantıksal konuşuyorsanız sözünüzün onaylanmasını bekliyorsunuz demektir. Ya da kabul görmek için tasdik bekleme modundasınız.
  • Pardon! Tembel tipler; hata üzerine hata yapan, sonra da pardon deyip üzerine yatan tipler. Uzak durun!
  • Özür dilerim! Bunlar da pardoncular gibi ukala tipler; tamam, özür dile ama bir daha tekrarlama!
  • Tamam! Sürekli hatırlatacaksınız; ama her defasında o size “tamam” diyecektir. Siz ise inanmayın; o işi olmayacak bilin! Çünkü muhatabınız gamsız, vurdumduymaz; not bile almaya tenezzül etmez.
  • Peki efendim! Siz deyin yağcı, ben diyeyim dalkavuk. “Evet efendimi sepet efendim hikayesi yani. İnsanlar söylediklerinin onaylanmasını bekler. Doğru yanlış fark etmez. Çok akıllı gözüken insanlar bile söylediklerine kendileri bile inanmazken, çevrelerinden onay almış olduklarından yanlışta ısrarlı olmaya devam ederler. Siz de “Bu akıllı bir adam; nasıl oluyor da bu yanlışları yapıyor!” diye karışık duygular taşırsınız. Üzülmeyin, “peki efendim” ciler olduğu sürece bu durumları hoş görün! Zaten bir sert kayaya toslayınca evetlerin aslında gizli birer hayır barındırdığını görecektir; tabii geç kalmamışsa!
  • Anlıyorum, anladım! Karşısındaki insanı dinliyormuş gibi yapan arkadaş; lütfen bu kelimeleri kullanma; aslında dinlemiyorsun ve bir ana konuşmasını bitirsin de çekip gidelim modundasınız! Lütfen baştan atıcı olmayın. İnsanları sonuna kadar dinleyin. En iyi terapi dinlemektir.
  • Çok ilginç! Hımm, bu çok ilginç! Diyen bir insan karşısındakine değer veriyor gözükse de gizli bir amaç taşıyor olabilir. Bir de bu tür lafları kullananlar felaket tellalı, kötümserlerdir.
  • Ne yani! Her konuşmanın sonunda o konuşmayı tevil eden, yorumlayıp kendi kısır anlayışına hapsetmeye çalışan tipler de var. Bunlara geçimsiz tipler denir. “Ne yani!” itiraz ve karşı koyma mücadelesine davettir.
  • Boş ver! Tam bir havaleci tiple karşı karşıyasınız. Fransızların Laissez Faire modeli. Bırakınız yapsınlar, bırakınız yürüsünler türü anlayışlar. Eh, o zaman sonucuna katlanırsınız!
  • Anlatabildim mi? Küçük görme, tepeden aşağı doğru kibirli bir bakış. İnsanları küçümseme. Ne anlayışsız adamlarısınız!
  • Yazıklar olsun! Kıskanç ruhlar. Beni anlamadınız; yazıklar olsun size; hep kendinizi düşünüyorsunuz; beni ihmal ettiniz!
  • Sonra! Dinler dinler, yine karar veremez. Acaba bunun arkasından ne çıkacak? En iyisi yine ve yeni sorular sor: Sonra (ne olacak?)
  • Belki! Bu mümkün mü? Sorunuz verilecek cevap “belki!”dir. Cesaretsiz tipler. Sen de haklısın; sen de… Herkese mavi boncuk dağıtarak ayakta kalma politikası. Durumu idare et canım!
  • Yazık! Suçlu ayağa kalk! Cinayeti işledin; ama başından ayrılamıyorsun; yazık diyorsun bir de…
  • Bana ne! Benim çıkarım ne? Tam bir Narsist; dünya onun için çalışıyor. Herkes ona çalışmalı. Yoksa yok!
  • Öyle olsun! Peki, öyle olsun! Eski bir şarkı sözü olsa da öncelikle çekingen bir karakteri çiziyor. Eğer biraz daha ileri giderseniz, iş kavgaya dönüşür ve tehdit içerikli bir “Öyle olsun!” ile karşılaşabilirsiniz.
  • İşte iletişim harikaları!

Yorumlar

yorum

YAZAN Sergen Sazak

 

md-small Melik Duyar’ın ücretsiz 7 Elektronik Beyin Eğitimi programına katılmak için, buraya tıklayın.
Melik Duyar’ın ücretsiz 6 Elektronik Hızlı Okuma programına katılmak için, buraya tıklayın.
Melik Duyar’ın ücretsiz "Mega Hafıza" dergisinin adresinize gönderilmesi için, buraya tıklayın.