Beynin Saklama Kabı Hafıza / Hafızanın Sınırı Var Mı?
Beynin Saklama Kabı Hafıza / Hafızanın Sınırı Var Mı – İnsanlara isimleriyle seslenebilen, sunumunda bolca istatistiki verileri herhangi bir kağıda bakmaksızın söyleyebilen, hazırlandığı sınavda tüm bilgileri hatasız döktürebilen insanlardan biri olmak ister miydiniz? Kim istemez! Hafızanızın ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve nasıl geliştirilmesi gerektiğini bilirseniz, günlük hayatınızda ve iş yaşamında mutlu bir çalışan; mutfak siparişlerini marketten eksiksiz bir şekilde satın alan iyi bir eş olursunuz. Peki, hafızanın sınırı var mı, ne dersiniz? Yazının devamını okumadan önce, örneğin hafızanın isimler ve yüzler konusunda neler yapabileceğini aşağıda verilen kısa video filmde izleyiniz.
Beynin Saklama Kabı: Hafıza
İlginç bir hafıza öyküsü
Abbasi hükümdarlarının beşincisi olan ve bilim, teknoloji, sanat ve edebiyata önem veren Harun Reşid’e bir gün, bir adam gelerek, Harun Reşid için 100 beyitli bir şiir yazdığını ve dinlemek isterse bunu kendisine okuyacağını iletmiş. Kişinin isteğini kırmayan Harun Reşid, onu davet etmiş ve şiirini okumasını istemiş.
Yaklaşık bir çeyrek saat süren okumasından sonra Harun Reşid gülerek ve biraz da kızmış vaziyette, adama, “Bu şiiri sen mi yazdın?” diye sormuş. Adamın “Evet” cevabından sonra, “Hayır” demiş hükümdar; “bu şiiri herkes bilir; hatta benim yanımdaki şu çocuk bile…” demiş.
Adam itiraz etmiş, “Nasıl olur efendim, yemin ederim ki ben yazdım!” Bunun üzerine Harun Reşid çocuğa dönmüş, “Oku bakalım şu şiiri yavrum!” demiş. Çocuk da bir çırpıda ve daha hızlı bir şekilde şiiri baştan sona, hatasız okumuş.
Zavallı adam neye uğradığını şaşırmış; yine itiraz etmiş, “Efendim, bu imkansız!” diye inlemiş. Harun Reşid yine alaycı ve gülerek adama dönmüş, “eğer ikna olmadıysan şu ikinci çocuğu da dinle!” demiş.
İkinci çocuk da birincisi gibi bir çırpıda şiiri okuyuvermiş. Adamın yeninden itirazına meydan vermeden, Harun Reşid bu defa üçüncü çocuğa işaret vermiş okuması için. Üçüncü çocuk da diğer ikisi gibi pürüzsüz bir şekilde şiiri okumuş; okumuş ama adamın olayın doğurduğu kaygıdan dizlerinde derman kalmamış; “Nasıl olur, efendim. Bu imkânsız. Yemin ederim bu şiiri ben yazdım ve ilk kez de size okudum” deyip oracıkta bayılmış. On dakika sonra kendine geldiğinde, Harun Reşid’in güler yüzüyle karşılaşan adam tam itiraz edecekken, ona sus işareti yapan hükümdar;
“Bak” demiş, “Şiirini ilk okuyan çocuk, konusu ne olursa olsun, uzunluğu ne kadar olursa olsun bir şiiri/bir metni bir dinleyişte hafızasına alır.”
“Bu ikinci çocuk da iki dinlemede hafızasına alır.”
“Üçüncü çocuk da üç dinlemede…” demiş ve adama şaka yaptığını söyleyerek, iltifatlar ederek onu ödüllendirmiş.
İnsanların en çok şikâyet ettiği konu nedir?
Yaşamımızda en çok şikayet ettiğimiz konu “hatırlamaktır”, desem; eminim ki yaş düzeyine göre bu fikre katılım artacaktır. Yaşı küçük olanlar daha fazla hatırlar, yaş ilerledikçe hatırlama oranımız düşer, gibi bir yargıda bulunmak istemiyorum. Evet, yaşın bir etkisi var; ancak eğitilmiş bir beyne sahip olmayan veya hafızası eğitilmemiş çocuklar da öğrenilen bilgiyi ne kadar süre saklayabilir ki? Peki, hafızanın bir sınırı var mı?
Okuduğumuz bir yazıyı bitirdikten, dersi veya ödevi tamamladıktan, bir filmi izledikten, birileriyle tanıştıktan sonra, kendimize, yazının konusunu, dersin konu ana fikirlerini, filmin karakterlerini veya tanıştığımız insanın yüzünü ve isminin ne olduğunu sorduğumuzda çoğu kez başımız öne düşer; kendi kendimize “amma da unutkanım ha!” dediğimiz olmaz mı?
Benim oluyor; özellikle isimleri ve yüzleri birlikte hatırlamakta zorlandığım zamanlarda, utanmayıp, küçük çantamda gezdirdiğim not defterime hemen kiminle tanıştığıma dair notlar aldığım çok oldu. Bunun ayıbı filan yok! Neden utanacakmışım; tam tersine, tekrar karşılaştığımda o kişinin adını söyleyememek daha ayıp olmaz mı?
Hafızanın Sınırı Var Mı?
Beyin hücrelerinizi ne kadar domine edebiliyorsanız…
Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Duyar’a göre, işin sırrı beyin hücrelerinin kullanımında. 100 milyardan fazla hücrenin (nöron) yer aldığı beynimizdeki bu sayıya bakarak büyük bir hazine taşıdığımızın farkında mıyız? Bu hücreler doğumla birlikte bizim yazı tahtamız olarak görev alır; ölünceye değin de bizden ayrılmaz. Beynimiz bizim hayat defterimizdir; hayatımızdaki insanlar, olaylar, bilgiler, biz istediğimiz için orada yer alıyorlar.
Hafıza gücü dediğimiz olgu da tam burada duruyor; çünkü hafıza gücü, beyindeki hücre sayısından çok, beyin hücrelerinin etkin kullanımıyla gerçekleşiyor. Yani, Hafıza gücü, beyin hücreleri arasında kurulan ağ tabakasıyla veya bağlantılarla oluşuyor. Her nöron gri maddeden oluşan bir gövde ve akson adı verilen lif şeklinde bir uzantıdan oluşmaktadır. Aksonların etrafı da miyelin adı verilen yağlı madde ile kaplıdır ve uç noktası ya diğer bir nörona bağlıdır; ya da ucunda dendirt denilen diğer bir sinir hücresinin aksonuna bağlıdır.
Aksonlar ve dendirtler beynin beyaz maddesini oluşturan kısımlardır. Daha basit bir ifadeyle uyarıları taşıyan kısım akson, taşınan uyarıları alan kısımlar da dendirtlerdir. Glia denilen doku maddesi de beynin beslenmesini sağlamaktadır. Beyinde nöron sayısının birkaç yüz katı kadar da dendirt vardır. Dendirtle dendirtin veya her iki nöronun birleşme noktasına “sinaps” denir. Sinapslar ufak aralık ya da boşluklardır. Beynin elektriksel faaliyetleri aksondan sinapslara doğru taşınmaktadır. Bu taşıma sonucunda salgılanan kimyasallarla sinaps boşluklarında köprü ya da bağlar kurulur.
Önemli olan nöronlar arasında bağ oluşturmak
Sinir hücreleri arasında bağ kurulması, günümüzde tanıştığımız insanların telefonlarını telefon rehberine kaydetmemiz, sonra yeni insanlar eklendikçe sosyal çevremizin genişlemesi gibidir. Buna network deniyor. Ya da facebook, bazen öyle isimler getiriyor ki ekranınıza “Bu kişiyi tanıyor olabilirsiniz!” diyor. Gerçekten de networkunuzdaki isimler arasında öylesine bir bağ kuruyor ki, yıllarca görmediğiniz bir arkadaşınızı bir başka arkadaşınız üzerinden hatırlatıyor ve onunla yeninden arkadaşlığa geçebiliyorsunuz.
Beyindeki nöronların arasındaki ilişkiler, öğrenme ve hafızanın oluşmasındaki ilişkiler de böyledir. Yeni öğrenilen bir bilgi daha önce öğrenilen bir başka bilgiyi anımsatmışsa, beyinde hemen anımsanan bilginin bulunduğu nöron veya nöronlar arasında bir bağ kurulmakta; ilgili nöronlar da aktive edilmektedir. Sonuç olarak ilgi kurmanın veya bir şeyi anımsamanın beyinde sebep olduğu reaksiyon, nöronlar arasında bağ ya da telefon hattı kurulmasını sağlamaktadır.
Kullan ya da Kaybet!
Beynimizde 100 milyarın üzerinde nöron olduğu gerçeğini hatırlarsak, nöronlar arasında kurulma olasılığı olan bağlantı potansiyelinin büyüklüğünü tahmin edin! Her öğrendiğimizle, yeni bilgilerimizle eski bilgiler arasında bir ilişki kurulması çok önemlidir. Bu ilişki sağlanamazsa, öğrenmenin beyinde herhangi bir etkisi olmuyor demektir.
Kısacası insanın hafıza gücünün mimarı da yine kendisidir. Düşündükçe, hafızasını kullandıkça nöronlar arası bağların güçlenmesinden ve artmasından dolayı insanın hafıza gücü de gelişmektedir. Kullanılan her hücre kalıcı olmakta, öğrenilen konunun, kişi açısından önemine göre ömür boyu varlığını sürdürmektedir.
Beynini kullanmayanlarda ise bu durum tersine işlemekte; kullanılmayan beyin hücreleri ölmekte ve yerine yeni gelmemektedir. Bu konu Melik Duyar tarafından “Lose it, or use it!” (Kullan ya da kaybet!) şeklinde ifade edilmektedir.
Öğrenme ve hafıza gücümüzü ilerletmek için düşünmeliyiz ve hafıza ilişkileri kurmalıyız. Nöronlar arasındaki bağlanmayı bilinçli veya bilinçsiz kurulan her ilişki sağlayabilir. Bizden İsviçre haritası çizilmesi istendiğinde, bunu yapamazken, İtalya haritası çizmemiz istendiğinde bunu kolaylıkla çizmemizin nedeni, coğrafik olarak İtalya’yı, giydiğimiz çizmeye benzetmemizdir.
İster karmaşık ister basit olsun, öğrendiklerimiz, bilgilerimiz arasındaki ilişkileri oluşturmak beynimizin en temel reaksiyonlarındandır. Bilim insanlarına göre, beynimizde her dakikada 100 bin ile bir milyon arasında farklı kimyasal reaksiyonlar oluşmaktadır.
Hafıza Eğitimleri – Beyninizi ve Hafızanızı Eğitin!
Konu bu kadar basit değil elbette! İnsan öğrenen bir varlıktır. Sadece insanda bulunan beyin sermayesi öyle saçıp savrulamaz. İnsan beynini etkin kullanmalı, hafızasının mimarı olmalıdır.
Hafıza elbette eğitilebilir; eğitilmelidir de. Mega Hafıza bir çeyrek yüzyıldır, insanların beyinlerini kullanmalarına yardım ederken, Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Duyar da insanları bu konularda yetiştirmek için üstün gayretler göstermektedir.
Hafızayı eğitmek için çok sayıda teknikler kullanılmaktadır. Mega Hafıza Melik Duyar, bu teknikleri gerek üretmiş olduğu setlerin kişiler tarafından kullanılması yoluyla veya gerekse setleri de içine alan yüz yüze eğitimler yoluyla uygulamaktadır. Bu sayımızda yer alan birkaç hafıza tekniğini Melik Duyar’ın kaleminden okuyabilirsiniz. Daha fazla bilgi için www.megahafiza.com sitesini ziyaret edebilir, setler ve eğitimlerle ilgili bilgi alabilirsiniz.
KAYNAKLAR
Duyar, M. (1996). Fotoğrafik Hafıza Teknikleri, Mega Hafıza Ltd. Şti., Ankara.
Duyar, M. (2010). Fotoğrafik Hafıza Seti, Mega Hafıza Ltd. Şti., Ankara.
Not: Melik Duyar’ın diğer eğitimleri ve kitapları için aşağıdaki web adreslerini ziyaret edebilirsiniz;
MEGA HAFIZA – Mega Hafıza Setleri
MEGA EĞİTİM – Beyin Temelli Eğitimler
MEGA ARİTMETİK – 5 ile 12 Yaş Arası Çocuklar İçin Beyin Egzersizleri
MEGA SHOP – Mega Hafıza Online Alışveriş Sitesi
MEGA İNOVASYON – Yaratıcı Düşünme ve İnovasyon
KİŞİSEL GELİŞİM – Kişisel Gelişim Makaleleri
HIZLI OKUMA – Ücretsiz Hızlı Okuma Eğitimi
MEMORIAD – Dünya Beyin Sporları
MEGA ZEKA – Zeka Oyunları ve Zeka Oyuncakları
MEGA İNGİLİZCE – Hafıza Teknikleriyle İngilizce