Başarısızlık Korkusu Düşüncesi ve Karl Wallenda
Başarısızlık Korkusu – Başarısızlıktan korkulduğunda düşüncenin tüm enerjisi bu noktaya yoğunlaştığından başarıya ulaşmak zorlaşmakta, belki de imkânsız hale gelmektedir.
Karl Wallenda adında bir ip cambazı senelerce başarılı gösteriler yaptıktan sonra, son olarak 1978 yılında, San Juan çarşısında, 23,5 metre yükseklikteki ipten düşerek hayatını kaybetti.
Ölümünden sonra eşi tarafından yapılan açıklamaya göre Karl Wallenda’nın düşmeden önceki üç ay boyunca tek düşüncesinin ipte yürümek yerine, ipten düşmemek olduğu ortaya çıktı.
Karl gibi bir ip cambazı olan eşinin bu olayla ilgili söyledikleri ilginçti:
“Karl, yıllardır düşebileceğini hiç düşünmemişti. Ancak son zamanlarda düşme ihtimalini hatırlamıştı. Hatta bu zamana kadar hiç kontrol etmediği iplerin bağlanmasını dahi kontrol etmeye başlamıştı. Karl’ı başarısızlık endişesi mahvetti.”
Karl Wallenda, tüm enerjisini ipte yürümek yerine, ipten düşmemek üzerine yoğunlaştırmıştı. Sonuç olarak, başarısızlıktan korkulduğunda tüm düşünce enerjisi bu noktaya yoğunlaştığından başarıya ulaşmak zorlaşmakta, belki de imkânsız hale gelmektedir.
Karl Wallenda, birçok lider yönetici için ilham kaynağı olmuştur. Çünkü liderlerin başarmak için enerjilerini nasıl kullanmaları gerektiği sürekli gündeme gelmiştir.
Wallenda gibi, liderler de enerjilerini yaptıkları işe yoğunlaştırmaktadırlar. Basitçe söylemek gerekirse hiçbir lider-yönetici hiçbir zaman başarısızlığı düşünmez.
Hatta “yanlış”, “hata”, “karmaşık”, engel”, yanlış başlangıç” gibi olumsuz enerji yayan kelimeleri bile kullanmazlar; “başarısızlık” kelimesini ise asla…
Literatüre “Wallenda faktörü” olarak geçen, “Pygmalion etkisi” diye daha tarihsel bir kelimeye gönderme yapılan olayın dikkat edilmesi gereken püf noktası “olumsuzu düşünmemek…”
İster sıradan bir iş yapıyor olun, isterseniz sorumluluğunuzda bir hedefi gerçekleştirmek amacıyla takım çalışması yapan grubun lideri olun, düşüncelerinizi, enerjinizi “düşmemeye” ve “hata yapmaya” yoğunlaştırmak değil, tersine olumlu düşünmeye yoğunlaştırmak asıldır.
Koppers Company başkanlığından emekli olan Fletcher Byrom’ın bir sözü Wallenda faktörüne güzel bir örnektir. “Endişe etmek rahat düşünmeye en büyük engeldir.”
Ünlü Forbes de “Başarısızlık, ondan bir şey öğrenmişsek başarıdır.” önermesinde bulunur.
Bu tarz düşünme özelliği, pozitif hedefleri benimseme kapasitesidir. Enerjimizi, geriye bakmaya veya geçmişteki olaylara mazeret aramaya değil, yapılan işe odaklanmak suretiyle harcamaktır. Yapılan hatalardan ders alıp, kendimizi daha güçlü hissetmektir.
Başarısızlık Korkusu – Birçok insan için “başarısızlık” bir yıkımdır; hareket kabiliyetini kaybetmek ve cesaretin yitirilmesi demektir; çaresizliği iliklerine kadar hissetmektir. Fakat lider yöneticilerde başarısızlık yeni bir başlangıçtır, umudun yayda gerilmesi gibi bir durumdur.
Golden Grains, Snapple (sold off), Gatorade gibi ünlü gıda markalarının sahibi Quaker Oats’ın eski CEO’larından William Smithburg’un başarısızlığı tarifi ilginçtir: “Şirketimizde başarısız kararlar almamış hiçbir yönetici yoktur. Bu kayak öğrenmek gibidir. Düşmüyorsanız öğrenemiyorsunuz demektir.”
Lider yöneticilerle başarısızlıklar arasındaki bağ, başarısızlık ve öğrenmedir. Onlar her başarısızlıklarında umutsuzluğa kapılmayıp yeni bir şey öğrendikleri için bu tür durumları yeni bir başlangıç ve yeni bir fırsat olarak görmektedirler. Kendilerini objektif olarak tenkit edebilmektedirler.
Eleştiri, önemli kararlar ve sonuçların bir yan ürünüdür. Eleştiriye açık olmak ne kadar zorsa da o kadar gereklidir. Eleştiriye açık olan ve dürüst olarak “hatalıydım!” diyebilen bu liderler kendilerini sürekli geliştirmekte ve olgunlaşmaktadırlar. Mantıklı bir hataya kesinlikle öfkeli bir tepki göstermezler. Çünkü bu bir öğrenme sürecidir.
IBM’e 40 yıldan fazla liderlik yapmış ve ruh vermiş olan kuruculardan Tom Watson’ın başarısızlığı yorumlamasıyla ilgili davranışı çok ilgi çekicidir.
Onun döneminde, genç ve başarılı bir yönetici IBM’i riskli bir maceraya atmış, bunun sonucu olarak 10 milyon dolar kaybedilmiştir. Bu IBM için önemli bir kayıptır. Watson, morali sıfırlamış bu genç yöneticiyi ofisine çağırdığında, genç yönetici Watson’a fırsat vermeden, “Sanırım istifamı bekliyorsunuz efendim; öğleden sonra vereceğim.” dediğinde, Watson, “Ciddi olamazsın, senin eğitimin için daha yeni 10 milyon dolar harcadık; senin nasıl istifanı bekleyebiliriz. Sana eskisinden daha çok ihtiyacımız var.” diye cevap vermiştir.
Kâşifler ve ilim adamları gibi, liderler ve yöneticiler dikkatlerini işlerinde yoğunlaştırmakta, kişisel problemlerini unutmakta, zaman mefhumunu kaybetmekte ve kendilerinden emin görünmektedirler. Pozitif yaklaşım ilkesi, negatifliği ve negatif düşünmeleri, endişe ve evhamları bir tarafa bırakarak enerjiyi yapılan işe harcamaktır.
İşiyle ilgili olumsuz düşünerek, enerjisini kendi sonunu getirmekte kullanan ve kendi kehanetini gerçekleştiren Karl Wallenda gibi değil, şimdilerde onun torunu, Uçan Wallendalar’ın son temsilcisi “Bulutların üzerindeki adam: Nik Wallenda” gibi gökdelenlerin üzerine çıkıp, üstelik gözlerini bağlayıp, tam 152 metre yükseklikte ip üzerinde yürümek…
Kim böyle bir şeye cesaret edebilir?
Başarısızlık Korkusu – Dedesinin 1978’de yine benzer bir yürüyüş yapmaya çalışırken düşüp hayatını kaybetmesinden çıkardığı ders sonucu, onda korku değil, aksine azim yaratmış olan, 36 yaşında olmasına rağmen son yürüyüşleriyle birlikte kırdığı Guinness Rekorları’nın sayısı 9 olan Nik Wallenda gibi, herkes cesaret edebilir. Yeter ki, Nik Wallenda gibi düşünün:
“Her şey kafada”, diyor, “fiziksel değil, zihinsel bir olay” diyor ip üzerinde yürümek için.
Bizim içinse; ha, ip olmuş, ha hayat! Ne fark eder!
Kaynak
Duyar, M., Karacoşku, H & Ay, Ü. (1991) Lider Yönetici ve Kurumlarda Liderlik, Seri Konfrenslar, Türk Loydu Vakfı. s. 322-363. İstanbul.