Albert Einstein’den Kızına Yazıp Saklamasını İstediği Mektup
Albert Einstein ‘ın Kızına Yazıp, Saklamasını İstediği Mektup
Albert Einstein bu mektubu, toplum onun söylediklerini anlayacak hale gelene kadar kızından yayınlamamasını istemiştir.
Albert Einstein – Başlıkta bahsedilen mektubuna gelmeden önce, onun mektubuna bağlayacağım, inandığım bazı şeylerden size bahsetmek istiyorum. Hepimizin yüce yaratıcı Allah (CC) tarafından gerçek sevgiyi bulmamız ve daha iyi varlıklar olmamız için eğitilmek üzere dünyaya belli görevlerle bir beden içinde gönderilen ruhlar olduğumuza inanıyorum. Bunun sadece insanlar için değil, bütün canlılar için geçerli olduğunu düşünüyorum. Hepimiz bize verilen görevi dünyada gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte kimimiz iyi olup, sevgiyi ve merhameti bulup başarılı, kimimiz kötü olup başarısız ruhlar oluyoruz. Ölümlü olan bedenimiz, ölümsüz olan ise ruhlarımızdır.
Dünyada sakınmamız gereken en önemli şeyin kul hakkı olduğuna inanıyorum. Kul hakkı ile ilgili bir affın olmadığına ve bir karşılığının mutlaka olacağına inanıyorum. Allah’a (CC) karşı borçlarımızın ve eksikliklerimizin affedileceğine inananlardanım. Bunu nerden mi çıkartıyorum? Bunu Hz. Muhammed’in işaret ettiği bir olayla anlatmak istiyorum:
“Hz. Peygamber’in huzuruna Hevazin kabilesinden bazı esirler getirilir. Bunların içinde emzikli bir kadın da vardır. Lâkin bu emzikli kadın çocuğunu kaybetmiştir. Yüreği acılı anne bir yandan çocuğunu ararken bir yandan da önüne gelen çocukları kucağına alıp emzirir. Nihayetinde esirler arasında çocuğunu bulunca dünyalar onun olur ve kucağına sımsıkı sarmalar, bir yandan öperken bir yandan da onu emzirmeyi sürdürür. Kadını izlemekte olan Rahmet Peygamberi, kadının bu davranışlarını örnek göstererek, Cenab-ı Hakk’ın kullarına olan sevgi ve merhametini hatırlatır ve Sahabeye yönelerek: “Şu kadının çocuğunu ateşe atacağını düşünür müsünüz?” diye bir soru tevcih eder. Sahabe: “Hayır, gücü yettiği sürece atmaz” diye cevap verir. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “İşte Allah, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden daha çok kullarına merhametlidir” buyurur. [ Buhari, Edeb, 18]
Benim bu olaydan çıkardığım sonuç şudur; Hiçbirimiz insan olarak Allah (CC) kadar merhametli olamayız. Çok sevdiğimiz çocuklarımız ne kusur işlerlerse işlesinler onları affetmeye meyilliyizdir. Onları bir suç işlediler diye ateşe atamayız. Bizden daha merhametli yüce Allah’ın (CC) da bizim eksikliklerimizi affedeceğine ve bizi ateşlerde yakmayacağına inanıyorum. Cehennemi hiç kimse tam olarak bilmiyor. Gidip de geri gelip anlatabilen de henüz yok. Buradan Cehennem yok diye bir sonuç çıkardığımı düşünmeyin. Herkesin yaşayacağı cehennemin farklı olacağını düşünenlerdenim. Örneğin dünyada insanları öldüren bir caninin cehenneminin, canilerin olduğu bir başka dünyada kurban olarak yaşamaya kurban edilerek, yaptığının cezasını benzer şekilde yaşayarak görmesi sağlanarak, hala o ruhun sevgiyi bulması için eğitiminin bir başka şekilde devam edeceğine inanıyorum. Bu, örneğin dünyada kedilere işkence eden sadist bir insanın, sadist insanların kedilere işkence ettiği bir başka dünyada işkence edilen kedi olarak yaşamaya mahkum edilmesi gibi bir şey. Bu görevlendirme de onun Cehennemi olmaz mı? Ama hala süreç onu eğitmek ve eğiterek iyiliği ve sevgiyi bulmasını sağlamak. Kimbilir belki de yüce Yaratıcı kendisinin bir parçası olan her bir ruhu sevigiyi bulmak için mükemmelleştirmeye ve eğitmeye çalışıyor.
Sabah kalkıp işe giderken, karşılaştığım kedilere, köpeklere ve diğer insanlara bakarak, herbirinin bu dünyada görevlendirilmiş ruhlar olduğunu düşünüp, hepimiz bize yüklenen görevle bugün de sevgiyi bulmak için yola çıkıyoruz diye düşünüyorum. Bu anlamda Einstein’ın kızına yazdığı mektupta benim de sevgi denen güçle ilgili olarak ortak düşüncelere sahip olduğumu söylemeliyim. Eminim, Einstein’ın kızına yazdığı mektupta söylediği gibi, benim yazdıklarımı ve hissettiklerimi de toplumda birileri anlamayacak.
Neyse, lafı daha fazla uzatmadan Albert Einstein’ın kızı Lieserl Einstein’a yazdığı mektuba geri dönüyorum:
Albert Einstein aşağıda verilen mektubunu, toplum onun söylediklerini anlayacak hale gelene kadar kızından yayınlamamasını istemiştir…
Ünlü dahinin kızı Lieserl, 1980’lerin sonunda, ölümünden yirmi yıl sonra açılmak üzere Hebrew Üniversitesi’ne Einstein tarafından yazılmış 1400 adet mektup bağışlamıştır. Aşağıda bahsedilen mektup, babası tarafından Lieserl Einstein’a yazılan mektuplardan bir tanesidir.
“İzafiyet teorisi’ni ortaya ortaya attığım zaman çok az insan beni anladı. Şu anda insanlığa iletmek üzere açıklayacağım şey de yine dünyada yanlış anlamalara ve ön yargılara yol açacaktır. Aşağıda yazdıklarımı toplum söylediklerimi anlayacak hale gelene kadar yıllarca veya onyıllarca yıl saklanmasını ve açıklanmamasını istiyorum.
Şu ana kadar bilimin henüz açıklayamadığı son derece güçlü bir enerji mevcut. Bu, herkesi içine alan, yöneten ve tüm evreni yöneten tüm olayların arkasında olan ve henüz adını koyamadığımız bir güçtür. Bu evrensel güç ‘SEVGİ’dir.
Bilim adamları bir birleşik alan teorisi ararken, görünmeyen en güçlü kuvveti unuttular. Sevgi onu vereni ve alanı aydınlatan çok güçlü bir ışıktır. Sevgi çekim gücüdür, çünkü bazı insanları birbirine çeker. Sevgi güçtür, çünkü sahip olduklarımızı en güzel şekilde kat kat artırır ve insanlığın kör bencilliklerinin etkisinde nesillerinin tükenmemesini sağlar. Sevgi için yaşar ve sevgi için ölürüz. Sevgi Yaratıcıdır ve Yaratıcı da sevgidir.
Bu güç, herşeyi açıklar ve hayata anlam katar. Sevgi, evrende insanın gerektiğinde kullanmayı bilmediği için, belki de ondan korktuğu için çok uzun süredir görmezden geldiği bir değişkendir.
Sevgiyi görselleştirmek için benim meşhur denklemimi kullandım ve basit bir yer değiştirme yaptım. E = mc2 denkleminini kullanarak, dünyayı şifalandıran enerjinin, ışık hızının karesi ile sevginin çarpılmasından elde edildiğini kabul edersek, sevginin en güçlü enerji olduğu sonucuna varırız, çünkü bu enerjinin sınırı yoktur.
İnsanlığın, evrende aleyhimize dönen diğer enerjileri kullanması ve kontrol etmesindeki başarısızlığından sonra, kendimize acil olarak başka bir enerji çeşidi bulmamamız gerekiyor.
Türümüzün devam etmesini istiyorsak, hayatın anlamını arıyorsak ve üzerinde, hissedebilen her canlının yaşadığı bu dünyayı kurtarmak istiyorsak, SEVGİ yegane cevaptır.
Belki de, gezegenimizi mahveden nefreti, bencilliği ve açgözlülüğü tamamen ortadan kaldıracak bir sevgi bombası yapmaya henüz hazır değiliz.
Ancak, herkesin içinde ortaya çıkarılmayı bekleyen küçük ama güçlü bir sevgi jeneratörü var.
Sevgili Lieserl, bu evrensel enerjiyi vermeyi ve almayı öğrendiğimizde, sevginin herşeyin üstesinden gelebileceğini, herkese ve herşeye aktarılabileceğini kanıtlamış olacağız. Çünkü sevgi hayatın özüdür.
Hayatım boyunca senin için sessiz sessiz çarpan kalbimin içindekileri sana söyleyemediğim için büyük bir pişmanlık duyuyorum. Belki özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğuna göre, seni sevdiğimi söylemek istiyorum ve bana asıl ve tek cevabı bulmama yardımcı olduğun için teşekkür ederim!.
Baban,
Albert Einstein“
Başarı dileklerimle, sevgiyi bulun ve sevgiyle kalın…
Melik Duyar
Dünya Hafıza Şampiyonu
Dünya Hafıza Olimpiyatları Başkanı
© 2009 – Melik Duyar – Mega Hafıza Ltd.
Not: Melik Duyar’ın diğer eğitimleri ve kitapları için aşağıdaki web adreslerini ziyaret edebilirsiniz;
MEGA HAFIZA – Mega Hafıza Setleri
MEGA EĞİTİM – Beyin Temelli Eğitimler
MEGA ARİTMETİK – 5 ile 12 Yaş Arası Çocuklar İçin Beyin Egzersizleri
MEGA SHOP – Mega Hafıza Online Alışveriş Sitesi
MEGA İNOVASYON – Yaratıcı Düşünme ve İnovasyon
KİŞİSEL GELİŞİM – Kişisel Gelişim Makaleleri
HIZLI OKUMA – Ücretsiz Hızlı Okuma Eğitimi
MEMORIAD – Dünya Beyin Sporları
MEGA VİTAMİN – Vitaminler, Mineraller ve Gıda Destek Ürünleri
MEGA ZEKA – Zeka Oyunları ve Zeka Oyuncakları
MEGA İNGİLİZCE – Hafıza Teknikleriyle İngilizce