e-Öğrenme ve yarattığı Fırsatlar Şimdi e-Öğrenme Zamanı
e-Öğrenme ve Yarattığı Fırsatlar / Şimdi e-öğrenme zamanı – Eğitimciler arasında uzun zamandır süregelen tartışmanın henüz kesin kazananı belli olmasa da uzaktan eğitimi savunanlar gün geçtikçe ivme kazanıyorlar.
Bilişim teknolojilerinin inanılmaz bir eğilim yakalamasıyla birlikte, eğitim de dört duvar arasından çıktı; şimdi öğrenebildiğin her yer okul, internet arama motorları başvuru bilgi kaynağı, ders notları ise ders araçları oldu.
Teknolojinin sosyal medya aracılığıyla insanları sanal toplumsallaştırmaya, ama gerçekte dünyada yalnızlılaştırmaya doğru ittiği bir gerçek. Teknolojinin kişiselleştirmeyi körüklemesiyle birlikte, teknoloji tabanlı eğitim de önümüzdeki yılların önceliği olacak görünüyor.
e-Öğrenme / Okul Ortamı ve Sosyalleşme
Okul ortamını savunan eğitimcilerin büyük çoğunluğunun dayandığı gerekçe öğrencilerin sosyalleşmesiyle ilgili. Bu eğitimcilere göre, öğrenci okulda yalnızca kuru bilgi almıyor; sosyal ve kültürel bağlamda yüz yüze etkileşim içinde hayata dair de çok şeyler öğreniyor. Buna kısaca sosyalleşme diyorlar.
Yüz yüze eğitimin çocukların birbirini olumsuz etkilemesi ve birbirlerine kötü alışkanlıklar kazandırması gibi tehlikeleri bulunsa da bu tehlikelerin sanal ortamda fazlasıyla bulunduğunu ileri sürüyorlar.
Sanal Öğrenme / Kişiselleştirilmiş Öğrenme
Şimdi e-öğrenme zamanı! – Bu tarz düşünen eğitimciler haklı olsa da The International Society for Technology in Education (ISTE)’nin San Diego’da düzenlediği 11. Konferansında Julie Evans tarafından sunulan bir bildiri dünya çapında yeni veriler sunuyor. Evans’ın sunumunda öğrencilere, ailelere, öğretmenlere ve yöneticilere eğitim teknolojilerine karşı alışkanlık, tutum ve istekliliklerine ilişkin durumları sorulmuş. Öğrencilerden, ortaokulda okuyan kız öğrenciler -mesela- kişiselleştirilmiş öğrenmenin kendileri için daha fazla kontrol ve daha fazla esneklik sağlayabileceğini vurgulamışlar. Evans, kız öğrencilerin normal okul ortamında öğretmenlerinden daha fazla dikkat bekledikleri yanında, e-öğrenme ortamı içinde, kendi sanal sınıflarında ders görmek istediklerini belirtiyorlar.
Eğitimciler ise 2011’de yapılan bir araştırmada 2007’de yapılan önceki araştırmaya oranla e- öğrenmeye karşı tutumlarını değiştirmişe benziyorlar. Tıpkı, sanal sınıfa giden yolun teknolojiyle donatılmış bir sınıfta ders işlemekten geçtiğini anladıkları gibi.
Sanal Sınıflar ve Teknoloji Kullanımı
Şimdi E öğrenme zamanı! – Aileler de öğretmenlerden farklı değil. Onlar da son yapılan araştırmalarda işleri güçleri için istedikleri teknoloji kullanımının “neden çocukları için de yaygınlaşmasın” düşüncesindeler. Bu durumda, ev ofislerinin yaygınlaşması gibi, okulların da aynı sonuçla karşılaşıp ev okullarına dönüşmesine engel bir durumun olmadığı görüşündeler.
E-öğrenme bağlamı yalnız okullar için değil, firmalar için de öne çıkan eğitim alternatiflerinden. Çuval dolusu parasını eğitim firmalarına kaptırmak istemeyen işletmeler, elemanlarına artık online eğitim aldırarak maliyetlerini minimize ediyorlar. İnternetin en hızlı organizasyonel kullanımlarından biri olan e-öğrenme kariyer geliştirme eğitimini de içermekte, işgücünün tüm eğitim alanlarına, yeni işgücü programlarına uygulanabilmesiyle de önemli bir avantaj meydana getirmektedir.
E-Öğrenmeyle İlgili Alt Yapı
Şimdi E öğrenme zamanı! – E-öğrenmenin alt yapı gelişimi de okul öğrenmesinin alt yapısının gelişiminden çok farklıdır. Bu yeni öğrenme teknolojisinin en karakteristik özelliği, devamlı ve hızlı bir şekilde değişmesi ve gelişmesidir. Ders kitabı ve kara tahta gibi geleneksel öğretme araçlarının gelişimi yüzlerce yıl sürmesine karşın, yeni teknolojilerin ortaya çıkması son 10 yıldan daha az bir zaman diliminde gerçekleşmiştir. Bu hız, alt yapısı güçlenen teknolojinin önümüzdeki yıllarda daha da ivme kazanacağının göstergesidir.
Mekân kavramının önemini kaybedeceği e-öğrenmede, bulunduğun yer senin öğrenme ortamındır, diyecekler bize. Cebimizden çıkaracağımız yeni teknolojik aletlerle dolmuşta, otobüste, trende öğrenme devam edecek. Hatta buna e-öğrenme değil, “yersiz yurtsuz öğrenme” adını verecekler, merak etmeyin.
Nerede gerçekleşirse gerçekleşsin, öğrenmede kilit rol “öğrencidir.” O istemedikçe, öğrenme motivasyonu olmadıkça ve öğrenmeye ihtiyaç duymadıkça ne okula getirebilirsiniz ne de bilgisayarın başına oturtabilirsiniz. İnsan merkezli eğitim düşüncesine sahip olduktan sonra gerisini tartışmak boşunadır.
Sonuç
Eğitimciler e-öğrenme konusunda boşuna tartışıp enerjilerini harcamak yerine kendilerini geleceğe hazır bulundurmalılar. Özellikle eğitim teknolojileri ve sanal öğrenme ortamları bambaşka bir yöne doğru gidiyor. Üstelik yarın internetin veya bilişim teknolojilerinin daha hangi sürpriziyle karşılaşacakları da belli değil.
Not: Bu yazı 2015 yılında “Mega Beyin” dergisinde yayınlanmıştı. 2021 yılında korona etkisi sonrası halâ güncelliğini koruyor.