21. Yüzyılın Öğretmeni Olmak – 21. Yüzyıl Öğretmeninin 10 Özelliği
21. Yüzyılın Öğretmeni Olmak – 21. Yüzyıl Öğretmeninin 10 Özelliği: “Son teknolojik gelişmeler hayatımızda pek çok alanda etkili oldu ve olmaya devam etmektedir. İletişim, işbirliği, öğrenme ve şüphesiz öğretme en çok etkilenen alanlar oldu. Bunun yanında, böylesi üstün nitelikli değişimler kendine has kavramları da doğurdu. Mesela, dijital yerli, dijital göçmen gibi, bir de “21. Yüzyıl Öğretmeni” kavramını doğurdu” diyor Tsisana Palmer, www. Edutopia.org yazısında.
21. Yüzyılın Öğretmeni Olmak – Yirmi Birinci Yüzyıl öğretmeninin, 19. Yüzyıl veya 20. Yüzyıl öğretmenlerinden farkı nedir? Farkları belirtmeden önce, zihnimizde canlanan şeyin öğretmen kısmı değil, yüzyıl kısmı olduğunu siz de düşündünüz. Çünkü öğretmenleri tanımlayan şey bizatihi öğretmenlik değil, yaşadığı yüzyıl ve onun özellikleridir.
“19. Yüzyıl Öğretmeni” dediğimizde aklımıza hemen 1800-1900 yılları arasındaki felsefi, bilimsel, sosyal ve politik, gelişmeler gelecektir. Öğretmenleri ve hatta en başta eğitimi, bu gelişmelerin neresine koyacağımıza karar vermek durumundayız. 19. Yüzyıl her yönden çalkantılı olsa da eğitim ve öğretmen yine de vazgeçilemeyen fenomenlerdir. Buluşlar, icatlar, keşiflerle dolu bir yüzyıl olmasına rağmen, bireysel başarılar olarak değerlendirilen, hatta okullardan kovulan sıra dışı çocukların başarılarını eğitime veya öğretmen etkisine bağlamak insaflı olmayabilir.
“20. Yüzyıl öğretmeni” denildiğinde totaliter rejimlerin eğitim sistemleri ve buna bağlı olarak bu sistemlere adam yetiştirme motivasyonu içinde olan öğretmenler de aklımıza gelecektir.
Bana göre, 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyılda eğitimciler, öğretmenler üzerinden değil, eğitim görüşleri üzerinden birbiriyle çatışmışlardır. Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler gibi, Eğitim Bilimlerinin de felsefeden kopması ve bağımsızlığını ilan etmesi dönemleridir.
21. Yüzyılın Öğretmeni Olmak
Her neyse, biz gelelim çağımıza. yani 21. Yüzyıla
- Yüyzıl ile ilgili olarak hem bilim ve teknolojide ve hem de eğitimde iddialı kavramlar öne sürüldü. 21. Yüzyıl okulu, 21. Yüzyıl Becerileri, 21. Yüzyıl Eğitimi ve nihayet 21. Yüzyıl Öğretmeni. 20. Yüzyıl veya ondan önceki yüzyıllar için üretişlmeyen ne kadar allı pullu kavram varsa 21. Yüzyıl için üretiliyor. Şanslı mı yoksa fazla sorumluluk mu yüklüyoruz bu yüzyıla, bilmiyorum; ama siz bir düşünün!
Şurası bir gerçek ki, 21. Yüzyılın imkanları tahmin edilenden daha fazla. Bu imkanlar doğal olarak farklı fenomenleri doğuruyor. Beklenti çıtasını da yükseltiyor. Öyle ya da böyle, sonuçta, bu yüzyılın eğitimden ve özellikle öğretmenlerden beklentileri oldukça yüksek. O zaman öğretmenlerin kendilerine bir çeki düzen vermeleri ve hedef çıtasının yüksekliğini buna göre belirlemeleri gerekiyor.
21. Yüzyılın Öğretmeni Olmak – Tsisana Palmer, www. Edutopia.org yazısında 21. Yüzyıl öğretmenlerinin 15 karakterini sıralamış. Tabi ki bu sıralamada yer alan özelliklerin tümüne sahip olmayabiliriz; ama tümüne sahip de olabiliriz. Bu, sizin içinde yaşadığınız çağı okumanıza, değişen toplum ve buna paralel olarak değişen aile yapıları, değişen teknoloji ve değişen insan psikolojisi gibi bir hayli değişkeni dikkate almanızı gerektiriyor. Benden önermesi…
Yazıdan aldığımız ilhamla, Türkiye gerçeklerini de hesaba katarak hazırladığımız 21. Yüzyıl öğretmeninin sahip olması gereken 10 özelliğini buraya sıralayoruz.
21. Yüzyıl Öğretmeninin 10 Özelliği
- Öğrenci Merkezli Sınıf Ortamı Oluşturun ve Kişiye Özgü Öğretim Verin
Öğrencilerin teknolojik imkanlara sahip olmak açısından öğretmenlerden ileride olduğunu bilmeyenimiz yok. Yeterli donanım nedeniyle artık öğrencileri “kaşıkla beslemek” modası geçti; ya da her öğrenciyi aynı kalıba sokmak dönemi. Her öğrenci farklı bir kişilik yapısına sahip olduğu gibi, amaçları, ihtiyaçları istekleri de farklı farklı. O zaman her öğrenciyi aynı sepete koymak yanlış olur. Yapılması gereken öğrenci merkezli bir sınıf ortamında her öğrenciye onun öğrenme stiline, motivasyonuna, sahip olduğu diğer yeteneklere göre eğitim ver.
- Öğrencilerin Birer Üretici Olduğunu Untumayın
Günümüz öğrencileri artık birer dijital yerli durumundadırlar. Dijital içerik hazırlamada ve bunları chat veya yazarak, twitter kullanarak ya da telefon ederek duyurabiliyorlar. Blog, infografik, sanal kitap, video çekimi gibi yollarla görüşlerini yayınlayıp kamuoyu oluşturabilirler. Tüm bu özellikler sizin öğrencilerinizle nasıl bir iletişim kurmanız gerektiği konusunda yeterli bir fikir veriyor mu?
- Yeni Teknolojileri Öğrenin ve Dijital Olun
Sınıfta siz bir konudan, kişiden veya olaydan bahsederken, eş zamanlı olarak öğrencilerden bazılarının akıllı telefonları yoluyla hemen arama motoruna girerek dediklerini çek ettiklerini unutmayın. O zman iyi bir araştırmacı olun ve teknolojiyi yakından takip edin.
Dijtal olun; kağıt kalem taşımak zorlaşmaya başladı. Oysa notlarınızı yanınızdaki dijital elektronik araçlardan birine yazıp koruyabilirsiniz.
- Global Olun
Gelişen teknoloji, özelde internet yoluyla dünyanın küçük bir arenaya döndüğünü unutmayın. Böylece kendi kültürünüz dışındaki kültürleri de tanıyın. Araştırın; dünyanın diğer taraflarında insanlar ne yerler ne içerler, coğrafi, kültürel, tarihi mekanları ve eserleri tanıyın.Bunları sınıfta konusu geldikçe kullnırsınız. Kısacası global olun.
- Akıllı Telefon Kullanın
Tekrar diye alınmayın! Lütfen bir akıllı telefonunuz olsun. Telefonunuz kadar siz de akıllı olun. Akıllı olmak demek, sayısız bilgielr içinden aamcınıza uygun doğru bilgiye, doğru zamanda ulaşıp, doğru bir şekilde yorumlamak ve doğru yöntemlerle sunmaktır.
- Twitteri Takip Edin, Blogunuz da Olsun
Twitter kullanmak iletişimin en etkili yollarından biri olduğu gibi, zaman malieti dışında hiç bir maliyeti de yok. Araştırma kaynaklarına ulaşmak, kişisel gelişim yollarını kullanmak, sorunları ve çözümleri, fikirleri ve idealleri paylaşmak, evet, tüm bunları Twitter aracılığı ile yapabilirsiniz. Hatta aileleri bile yönetebilirisniz.
Uutmayın! Bir blog sayfanız olsun ve burada insanlarla görüş ve düşüncelerinizi, yetmedi duygularınızı da paylaşın. Sheakspear’in dediği gibi diyelim: Blog sahibi olmak veya olmamak; işte sorun burada!
- İşbirliği İçinde Bulunun
Bu işbirliği hem meslektaşlarınızla olmalı ve hem de öğrencilerinizle. Öğrencilerin bu yolla her adımını takip edebilirisniz: Dijital kaynaklara ulaşma, sunum hazırlama, proje çalışmaları gibi öğrencilerin rehberliğe gereksinim duyduğu her şeyi bu işbirliği ile sağlayabilirisniz. Dijital kaynakları kullanarak fişinizi dünyaya takın! İstediğiniz kişilerle, istediğiniz zaman ve istediğiniz yerde iletişime geçebilir; sorularınızı sorabilir, sorunlarınızı paylaşabilir ve çözümler üretebilirsiniz.
- Proje Temelli Öğrenmeden Kopmayın
Akran öğrenme, uzmandan öğrenme, otantik öğrenme, proje temelli öğrenme… öğrenciler için saydığım bu tür öğrenme çeşitleri aslında öğretmenler için de geçerli. Bunları web kaynaklarından rahatlıkla yapmak mümkün. Ders kitabı modası geçiyor, web ne güne duruyor? Her adımınızı bir proje olarak değerlendirin ve öğrenme sürecinden kopmayın.
- Yenilikçi Olun
Öğretmenlik durağan ülkelerde durağan, gelişen ülkelerde gelişken bir meslektir. Bireysel gayretlerden sarf-I nazar, ortalama olarak Türkiye gbi durağan ülkelerde meslektaşlarımız ne yazık ki kendilerini geliştirmekten uzak duruyorlar. Oysa mevcutla yetinmek demek, geriye gitmek demektir; çünkü dünya eğitimi gelişerek ilerliyor. O halde biz de öğretmenler olarak kendi dünyamızda olamıyorsak en azından dijital ortamı kullanmak yoluyla yenilikle kapı açabilriiz. Bunun için “TED Education” gibi sunum sitelerindeki konuşmaları dinleyebilir, bilimsel, sosyal veya ekonomik online yayınları ve bunların ilgili facebook sayfalarını takip edebilirsiniz.
- Sürekli Öğrenmeyi (Hayat Boyu Öğrenme) Elden Bırakmayın
Günde en az 20 dakikanızı yeni bir şeyler öğrenmeye ayırın. Bunun için bir süre belirleyin ve mutlaka uyun! Beşikten mezara kadar öğrenmeyi tavsiye etmek kolay; önemli olan uygulamak!
